1918-1919 kışında yaşanan İspanyol gribi olarak adlandırılan grip salgınında 500 milyon kişi hastalandı ve 40 milyon ila 70 milyon arasında insan öldü. 1918 sonbaharında başlayan bu salgında kaybedilen insan sayısı 1. Dünya savaşında kaybedilenlerden daha fazlaydı. Kasım 1918'de sona eren savaşın, virüsün dünyaya yayılma şekli üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Hatta adını bile savaş nedeniyle aldı. Aslında yaşanan grip İspanya’da (İlk vakalar ABD askeri kamplarında görüldü.) başlamadı ve diğer ülkelerden daha fazla etkilenmedi ama İspanya çatışma sırasında tarafsız kaldığı için salgın olduğunda hastalık raporlarını rahatça bildirdi. Fransa, Birleşik Krallık, Almanya, Birleşik Devletler ve başka ülkelerdeki medya, moral bozukluğu olmaması için ülkelerdeki vakaları görmezden geldi. Bu aşamada sansürü gazetelerden hükümetler mi istedi yoksa kendileri mi vatanseverlik yapmaya çalıştılar orası bilinmiyor. Bilinen şu ki hepsi Ülkelerindekini göz önüne sermezken İspanya’daki grip vakalarını heyecanla haber yaptılar.
1918 yazında, virüs dar alanlarda yaşayan askeri birimler arasında yayıldı. Savaş sona erdiğinde ise hayatta kalan virüs taşıyıcıları eve geri döndü, virüs kalabalık kutlamalarda yeni kurbanlarını buldu ve siviller de hasta oldu.
1919 yılının ilkbaharında ise üçüncü bir dalga yaşandı. Mevsimsel gripte olduğu gibi, en kötü etkilenen nüfus yaşlılar ve çocuklardı. Bununla birlikte, tipik bir grip salgını ile karşılaştırıldığında, 25-34 yaş grubunda hasta sayısı çoktu. En kötü etkilenen grup hamile kadınlardı. Hayatta kalan hamile kadınların dörtte birinden fazlasının ise çocuğunu kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ye göre hala hamile kadınlar grip aşılamasında 1. önceliğe sahiptir. Genç yetişkinler arasında ölüm oranının normalden yüksek olmasının nedeni yaşlı nüfusun 1889-1890 grip salgını (Rus gribi olarak bilinir) ile kısmen bağışıklığa sahip olmaları ve eve dönen genç askerlerin öncelikle eşlerine gribi bulaştırılmış olmalarıydı. Elbette mikrobiyolojik açıdan bakıldığında virüsün 'sitokin fırtınası' olarak bilinen bir bağışıklık sistemi cevabını tetiklemesi ve bu nedenle ölüm oranlarının arttığı düşünülmektedir.
Diğer taraftan İspanyol gribi aslında Ebola benzeri bir virüs de olabilir düşüncesi de vardır. Çünkü İspanyol gribi hemorajik bir salgının tüm işaretlerini taşıyor gözükmektedir. Normal bir gripten daha hızlı yayılmış, daha uzun sürmüş, gençleri daha çok etkilemiş ve daha hızlı ölümlere neden olmuştur.
ŞUAN NEREDEYİZ?
İspanya gribi salgınından bu yana geçen 100 yılda dört grip salgını yaşandı: 1957-1958, 1968-1969, 1977-1978 ve 2009-2010. Hiçbiri 1918 salgını kadar ölümcül değildi. Bununla birlikte, mevsimsel grip yıllık salgınları, dünya genelinde yılda 290.000 ila 650.000 arasında ölümlere neden olmaktadır. Elbette sağlık ve hijyen koşulları bir asır öncesi ile kıyaslandığında çok daha iyidir ve aşıların gelişimi ile ölüm oranları düşmüştür ve mevsimsel gribine neden olan virüsler daha az tehlikelidir, ölümcül olma olasılığı daha düşüktür.
Bununla birlikte, grip virüsleri her yıl değişmektedir ve bir gün 1918'de görülen kadar büyük yıkıma neden olma potansiyeli ile yeni bir formunun ortaya çıkabileceğinden endişe edilmektedir.
DSÖ, Avrupa'da mevsimsel grip aşılarının yetersiz uygulamalarının bir salgın meydana gelmesi durumunda savunmasız insanları risk altında bırakabileceği konusunda uyarmaktadır. Aşılama, gripten kaynaklanan ağır hastalıkları önlemek için en etkili önlemdir. Bununla birlikte DSÖ’ye göre, grip aşısı alımı Avrupa’daki bazı ülkelerde istikrarlı bir şekilde azalmaktadır. Yüksek riskli gruplar arasındaki aşılama oranları, 2009-2010 salgınından bu yana düşmektedir. DSÖ verilerine göre Avrupa’da bulunan 53 ülkenin yarısında yaşlıların (65 yaş üstü) sadece üçte biri aşılanmaktadır. Bu durum yüksek riskli insanlar için ciddi bir endişe kaynağıdır; çünkü pandemik aşıların üretimi mevsimsel aşı kullanımıyla yakından bağlantılıdır.
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) Avrupa’da tüm ülkelerde yüksek risk grubundaki vatandaşların % 75'inin aşılanmasını hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmış olan ve sürekli hedefin üstünde veya yakınında olan İngiltere ve Hollanda dışında, çoğu Avrupa ülkesi hedeflerine ulaşmak için uzun bir yol kat etmek zorunda gözükmektedir.
Bilinen tarihin en kötü grip salgınının yüzüncü yılını geride bıraktığımız bu günlerde grip aşısı alımını iyileştirme çabalarını artırmak gerekmektedir. DSÖ, Avrupa Bölgesi'ndeki mevsimsel grip ile ilgili solunum hastalıklarından yılda 44.000'den fazla insanın, toplamda 650.000'e yakın kişinin öldüğünü tahmin etmektedir. ECDC ve DSÖ için yapılan yıllık araştırmalara göre, Avrupa'da bu ölümlerin % 75'inden fazlasını 65 yaş ve üstü insanlar oluşturmasına rağmen, aşı alımı bu grupta düşük kalmaktadır. Diğer risk altındaki gruplar, kronik hastalığı olan kişilerde, hamilelerde ve sağlık çalışanlarında oranlar % 40'ın altındadır. Elbette bu düşük oranlardaki aşılamalar toplum bağışıklığı sağlamak için yeterli değildir ve bir gün ortaya çıkacak büyük salgında bizi hazırlıksız yakalayabilir.