UZUN COVID de İnflamatuvar Profil
UZUN COVID de İnflamatuvar Profil

Nature Immunology dergisinde yayınlanan bir çalışmada uzun COVİD (LC) olan hastalarda altta yatan mekanizmaları araştırmak için geniş ölçekli bir fenotipleme incelemesi yapıldı. LC, dünya çapında milyonlarca kişiyi etkileyen ciddi bir durumdur. LC karmaşıklığı ve hastalık yükü nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyar. Ama etkili terapötikler geliştirmek için altta yatan mekanizmanın tanımlanması gerekir.

Yetişkin LC hastalarında inflamasyon olduğu tespit edilmiştir ama bugüne kadar yapılan araştırmalar ölçek, süre ve incelenen immün parametreler açısından sınırlıdır. Birleşik Krallık'ta yapılan COVID-19 (PHOSP-COVID) araştırması, LC olan 626 kişide inflamatuar profilleri incelenmiş ve ciddi bozuklukları olan kişiler arasında daha yüksek interlökin-6 (IL-6) ekspresyonu ve mukozal inflamasyon tespit edilmiştir.

Bu çalışmada LC semptomlarının altında yatan inflamatuar yollar araştırılmıştır. Araştırmacılar, bu amaçla yetişkin PHOSP-COVID deneme katılımcılarını incelemiş, semptomları etkileyen değişkenleri tespit edebilmek için Şubat 2020'den Ocak 2021'e kadar veri toplamışlardır.

Ekip, hastaneye yattıktan sonra en az üç ay (ortalama 6.10 ay) boyunca 657 denekteki 368 plazma proteinini incelemiştir. Bu hastalar COVID-19'u doğrulanmış hastalardı ve Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) kriterleri kullanılarak hastalık ciddiyetleri değerlendirilmiş ve kardiyorespiratuar, yorgunluk, anksiyete/depresyon, gastrointestinal ve bilişsel surum gibi semptomlarına göre sınıflandırılmıştır. Araştırma bulgularını doğrulamak için 58 deneğin serum örneklerinde de immünolojik parametreler çalışılmış.

Ayrıca erkek ve kadın LC hastaları arasındaki hormonal farklılıklar çalışmada dikkate alınmış ve aynı zamanda COVID-19'dan sonra solunum yolu iltihabı ve SARS-CoV-2 kalıcılığı da değerlendirilmiştir. Bu arada iyileşen 19 kişi ve 35 LC hastası dahil aşılanmamış kişilerde SARS-CoV-2'ye özgü antikor titrelerini de izlemişler.

https://www.duzen.com.tr/artImages/covid.jpg

Ne buldular; Çalışmaya göre hastaneye yatıştan ≥3 ay sonra 657 kişiden 426'sı bir veya daha fazla LC semptomu göstermiş, 233'ü ise iyileşmiştir. Kardiyopulmoner sistemle bağlantılı LC, interlökin-1 reseptörü tip II (IL-1R2), matrilin-2 (MATN2), kollektin-12 (COLEC12) ve protocadherin-1 (PCDH1) ile gelişmiş miyeloid inflamatuar ve kompleman aktivasyon belirteçleri ile ilişkilendirilmiştir.

Gastrointestinal, anksiyete/depresyon, yorgunluk semptomları olanlarda koloni uyarıcı faktör 3 (CSF3), isthmin (ISM) ve MATN2 ve bilişsel bozukluğu olan LC hastalarında ise kompleman C1q A (C1QA) seviyeleri yükselmişti.

Nörofasin (NFASC) ve spondin-1 (SPON-1) gibi nöral doku onarımına ilişkin biyobelirteçler, bilişsel bozukluğu olan LC hastalarında daha yüksekti; bağırsak-beyin ekseninde bozulmayı gösteren sekretogranin III (SCG3) ise gastrointestinal şikayetleri olanlarda yükselmişti. Yine bu grup iyileşmiş hastalara göre daha yüksek dipeptidil peptidaz 10 (DPP10) ekspresyonuna sahipti. Bu nedenle gastrointestinal semptomların enterik inflamasyona bağlanabileceği düşünülmüştü.

LC hastalarında yüksek fibrinojen seviyeleri, kompleman yolu aktivasyonunu, kompleman düzensizliğini ve trombozun ciddi COVID-19 için risk faktörleri olduğunu gösterildi. Yüksek lenfosit fonksiyon antijeni 3 (LFA-3), özellikle kardiyorespiratuvar semptomlar, yorgunluk ve anksiyete/depresyon olmak üzere LC semptomları riskinin azalmasıyla ilişkilendirilmişti. Diğer taraftan bu semptomlar düşük IL-2 seviyeleri ile ilişkiliydi. Çalışma bulguları, miyeloid inflamasyonun azaltılmasının ve doku rejenerasyonunun iyileştirilmesinin iyileşme sağlayabileceğini ve immünomodülatör ilaç kullanımının yarddımcı olabileceğini göstermişti.

50 yaş ve üzeri kadınlarda, inflamatuar belirteçler oldukça yüksekti. Bazı inflamatuar belirteçler [CXC motifli kemokin ligandı 10 (CXCL10), CXCL11, tümör nekroz faktörü (TNF), vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF), yonca faktörü 2 (TFF2) ve IL-1α] üst solunum yolunda yükselmişti. Ama plazma ve üst solunum yolu salgılarında düzeyleri arasında bir korelasyon olmaması, üst solunum yolu inflamasyonunun kardiyorespiratuvar semptomlara özgü olmadığını göstermişti. SARS-CoV-2 antikor (IgG) titreleri, uzun COVID'li bazı hastalarda yüksekti ama balgamda virüs tespit edilememişti.

Özetle çalışma bulguları, immünomodülatör ilaç kullanımında LC alt fenotiplerine göre değerlendirme yapılması gerektiğini göstermektedir.

Uzm. Dr. Tutku Taşkınoğlu

https://www.nature.com/articles/s41590-024-01778-0

Her hakkı saklıdır © DÜZEN SAĞLIK GRUBU POLİKLİNİĞİ
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. 2400 Cad. No: 2 Çayyolu-Çankaya/ANKARA Tel: (0312) 240 02 22 Faks: (0312) 240 07 72