ALZHEIMER HASTALIĞI
ALZHEIMER HASTALIĞI

Alzheimer hastalığı zaman içerisinde ilerleyen, beyin hücrelerinde dejenerasyona sebep olan, bunun sonucu olarak da önce hafıza kaybına daha sonra düşünme ve dil yeteneğinde gerileme ile davranış değişikliklerine sebep olan bir hastalıktır.

Alzheimer hastalığı gelişmiş ülkelerde, yaşlı nüfusun artmasına bağlı olarak en sık görülen demanstır ve nüfus yaşlanmasına paralel olarak da sıklığı giderek artmaktadır. Dünyada ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada olan hastalık, özellikle gelişmiş ülkelerde yüksek bakım masraflarına neden olmaktadır. Genellikle çok yavaş ilerleyen hastalığın tüm şiddeti ile görünmesinden önceki evrede önce kendisi sonra çevresi tarafından yavaş yavaş fark edilen bulgular vardır. Öncelikle "yakın bellek kaybı" ile başlayan hastalığın bu erken dönemi çoğunlukla "minimal kognitif bozukluk" olarak adlandırılır ve bu hastaların büyük çoğunluğu demans aşamasına ilerler. Başlangıç aşamasındaki hafıza kaybı, geçmiş hafızanın korunduğu, hastalığın ilerlemesi ile birlikte sıklıkla telaffuz edilmeye başlanan küçük unutkanlıkların başlaması şeklindedir. Bozukluğun ilerlemesi ile bilişsel (kognitif) yeteneklerdeki kayıp, frontal ve temporal lob işlevleri ile ilişkili, dil alanlarında (afazi), beceri gerektiren hareketlerde (apraksi) ve tanıma fonksiyonlarında bozulmaya doğru uzanım göstermeye başlar. Altta yatan patolojik sürecin yansıması olarak limbik sistem ile frontal ve temporal loblar arasındaki bağlantılarda kopmalar olur.

İlk olarak Alois Alzheimer tarafından, bir hastanın beynindeki histopatolojik değişiklikler gözlenerek tanı konulan bu hastalıkta patoloji, beyinde nörofibriller düğüm ve plakların birikmesi olarak tanımlanmıştır. Daha sonraki ileri araştırmalar, bu düğümlerin intrasellüler mikrotübül ilişkili tau proteininden oluştuğunu ve plakların da çoğunlukla kümelenmiş amiloid-β-peptidi (Aβ) olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Alzheimer hastalığının başlangıç yaşı genellikle hastalığın ailevi olup olmadığını göstermesi açısından önem kazanmaktadır.

  • Ailevi olmayan grup tüm olguların yaklaşık %95-98'ini oluşturur. Daha ileri yaşlarda başlayan hastalık genellikle bu grubun içindedir.
  • Ailevi olan grup, oldukça seyrektir fakat semptomlar ailevi olmayan vakalara göre çok daha erken ortaya çıkmaktadır. Alzheimer hastalığında kalıtılabilirlik (ailesel geçiş) tahminleri %60 civarındadır. Ailesel geçişli vakalar üzerinde yapılan araştırmalar ile hastalığa bağlı 3 gen tespit edilmiştir: Presenilin 1 ve 2 (PSEN1, PSEN 2) ve Amiloid Prekürsör Proteini (APP).

Alzheimer hastalığı için tanı halen ağırlıklı olarak hasta anamnezi, fiziksel muayene, hafıza değerlendirmesi sağlayan nöropsikolojik testler, dikkat ve dil becerilerinin değerlendirilmesi, beyin görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testlerinin bir arada değerlendirilmesi ile konulmaktadır.

Yapılacak laboratuvar testleri arasında, hafıza ve dikkat durumunu etkileyebilecek diğer koşulların elenmesi amacı ile rutin olarak yapılan kan testleri arasında kan sayımı, karaciğer fonksiyonları, vitamin B, folik asit, tiroid testleri bulunmaktadır.

Alzheimer ve diğer dejeneratif hastalıkların tanısında ve ayırımında kabul edilen algoritma önce kandan, daha sonra ise boyun omurilik sıvısından amiloid beta 42, beta 40 ile tau proteinlerinin ölçümü ve birbirlerine oranının hesaplanması ile başlamaktadır. Bu proteinler arasındaki oranın sonucu Alzheimer hastalığı riskinin ne kadar olduğu hakkında fikir vermekte ve hastayı genetik testlere yönlendirme konusunda ilk basamak olmaktadır.

APOE geni kalıtsal olmayan Alzheimer hastalığı ile ilişkilendirilmiş olup risk analizi için genetik konsültasyon kapsamında kullanılabilmektedir. Bu test ile Alzheimer hastalığı tanısı koyulamamakla birlikte test sonuçları bireyin hastalık için risk durumunu değerlendirmeye yarar. APOE geninin E4 tipini tek doz taşıyan bireyin hastalık için 2, çift doz taşıyan bireyin ise 4 kat artmış risk taşıdığı kabul edilir. Tanısal duyarlılığı 0.65, özgünlüğü ise 0.64 olduğu için tarama veya tanı amaçlı kullanılamamaktadır. Ancak, nörodejenerasyon semptomları gösteren hastalarda Alzheimer ayırıcı tanısı için kullanımı önerilmektedir.

Tüm olguların %2-5'ini oluşturan ailesel Alzheimer hastalığı tanısı için yapılabilecek genetik testler de bulunmaktadır. Tüm ailesel olguların %30-70'inden sorumlu olan PSEN1, %5'inden sorumlu olan APP ve %1'inden sorumlu olan PSEN2 bugün için klinik test olanağı olan nedensel faktörlerdir. Ancak, kalıtsal olguların ender görülmesi sebebi ile bu testler öncesinde genetik uzmanı tarafından olgunun değerlendirilmesi ve uygun görüldüğü koşulda testin yapılması önerilmektedir.

Şekil 1: Alzheimer gelişiminde rol oynayan biyolojik faktörler

Şekil 2: Alzheimer tanısında izlenecek yol

Her hakkı saklıdır © DÜZEN SAĞLIK GRUBU POLİKLİNİĞİ
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. 2400 Cad. No: 2 Çayyolu-Çankaya/ANKARA Tel: (0312) 240 02 22 Faks: (0312) 240 07 72