CUMHURİYET’İN TRAHOMLA MÜCADELESİ *
CUMHURİYET’İN TRAHOMLA MÜCADELESİ *

Cumhuriyet’in Trahomla Mücadelesi *

Napolyon’un ordusu ile Mısır’dan Avrupa’ya taşınan “trahom “ isimli göz hastalığı ile mücadele ilk önce Macaristan’da başlamıştır. Macar ovasının sıcak iklimi, yayılma için uygun zemin yaratmıştır. Osmanlı’da ise coğrafi bakımdan zaten mevcut muydu, yoksa Kavala’lı Mehmed Ali Paşa’nın yanında getirdiği ırgatlarla mı Çukurova’ya geldi ? Yerli hastalığın yerli de adı olur, trahomun yerli adı var mıydı ? Bu da merak konusu . Yaşım itibarıyla çocukken tek tük de olsa gözleri kanlı ,kör insanlara rastladığımı hatırlıyorum. “Ne olmuş ?” diye sorduğumda, büyüklerim “ Trahom, kızım” derlerdi.

Trahomla mücadele, Türkiye’de 1924 ‘de o zamanki Sağlık bakanı Dr. Refik Saydam’ ın emriyle başlatılmış.Çeşitli vilayet hastanelerinin göz klıniklerinden raporlar alınmış..Ankara Numune Hastanesi göz doktoru Vefik Hüsnü Bolat, Güney ve Orta Anadolu’da üç aylık bir incelemeye gönderilmiş, Dr. Bulat hapisane , okul ve çarşılarda araştırmalar yapmış, hazırladığı rapor 1927 ‘de 2. Milli Tıp Kongresi’ne sunulmuş : “Türkiyede Trahom Coğrafyası” . Aynı kongreye Prof. Dr.Niyazi Gözcü “Trahom Tedavisi ve Mücadelesi “ bildirisiyle katılmış.

Kötü hijyen şartlarında yeşeren, bu kör edici ve bulaşıcı sosyal hastalık 1930 yılında çıkarılan Hıfzıssıhha Kanunu kapsamına alınmış, ihbarı da mecbur edilmiş.

1934’de merkezi Gaziantep’te olan “Trahomla Mücadele Teşkilatı”nın başına getirilen Dr.Nuri Fehmi Ayberk, hemen bölgede incelemelere başlamış ve bir genel tarama istemiş. Taramalar bir hekim ,iki sağlık memuru ve katipten oluşan ekiplerle gerçekleştirilmiş ve bölgede beş il,dört kaza merkezi ve dört yüz köy ev ev taranmış. Muayene edilen 204.472 kişiden 133.547 ‘sinin trahomlu olduğu tesbit edilmiş, oran % 65.3 imiş. Bölge dışında da bütün ilk okul öğrencileri göz hekimleri tarafından muayene edilmiş. Salgın mevsimlerinde halka şişe içinde “Nitrat D’Arjan” çözeltileri değıtılmış ( “devlet şişesi”) Tedavi “Argirol” ile parasız gerçekleştirilmiş. O devirde henüz “Tetrasıklin” ve “Doksisiklin” gibi antibiyotikler yok, illet gümüşlü preparatlarla tedavi edilmiş.. Tek eşekle köylere tedaviye gidilmiş, sonra bunun yetmediği anlaşılınca 8-10 köy birleştirilerek en büyüğünde bir tedavi merkezi kurulmuş. . Radyodan yayın , konferanslar, halka dağıtılan broşürler , sağlık personeline kurslar ve karasinek mücadelesi Trahomla la savaşın diğer yolları olmuş. Ayrıca bölgede ufak çapta hastaneler, yataklı tedavi pavyonları ,”Körler Memleketi” olarak bilinen Adıyaman’da 20 yataklı bir özelleşmiş hastane , bir dispanser, Malatya’da 10 yataklı bir hastane, bir dispanser,Gaziantep,Besni,Kilis ilçelerinde Trahom hastaneleri ve dispanserlerinin kurulması sağlanmış. Mücadelenin kapsamı daha sonra Adana ve Mardin e kadar genişletilmişi. Bütün bunlar, savaştan henüz çıkmış genç cumhuriyetin zorlu şartlarında; o yoklukta , o parasızlıkta yapılıyor dikkatinizi çekerim.

Trahom Mücadele mıntıkasında ortaya çıkan endeksler, Kiliste 5 86.3,Adıyaman ve Besni’de %80,Antepte % 71,Urfa ve Siverek te 5 74 , Malatya’da 5 53 , Adana da % 31.Ürkütücü rakamlar.

Bölge dışından bir enfeksiyon odağı da Tokat’ın Almus köyü. Köyün yarısı Trahomlu imiş, hatta “Almus’un körleri” gibi bir deyim varmış.

1919’da Askeri Tıbbiye’den mezun olan Dr. Ayberk, Gülhane’de göz ihtisası yaptıktan sonra Avusturya’ya gitmiş, döndüğünde Beykoz trahom hastanesine tayin edilmiş ve yetimler yurdu hekimliği yapmış. Beykoz ‘daki 100 e yakın trahomlu çocuğun perişanlığı doktoru çok üzmüş, o zamanki şartlarda Beykoz’a ulaşım çok vakit aldığı için çocukları Maarif Vekili Mustafa Necati beyin desteği ile Yıldız Sarayının bir pavyonuna naklettirmiş. Burası bir trahom kliniğine çevrilmiş. Dr. Ayberk gibileri, hizmetleri unutulmaması gereken efsane hekimler. 1925’ten 1938’e kadar hastalıkla mücadelenin içindeymiş.. Çıkardığı trahom haritası Göz Klıniği dergisinin 1948 yılı 2. Sayısında yayınlanmış, Antalya’nın batısından Iğdır’a kadar uzanan çok geniş bir alanda, değişen yoğunlukta vaka bölgeleri gözleniyor. “Trahomla Mücadele Kılavuzu” nu 1937’ de yayınlamış. . Prof. Ayberk bir de “Türkiye’de Trahom Mücadelesi’ne Ait Hatıralarım” adlı bir kitap yazmış ki, çok üzücü olayların varlığı ve her devirde işini savsaklayan insanların olduğu anlaşılıyor.

Bu yazı Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü’nün Atatürk yolu adlı dergisin 54. Sayısında yer alan akademisyen Sevilay Özer in Türkiye’de Trahomla Mücadele (1925-1945) adlı makalesinden özetlenmiştir. Tarihçi Sevilay hanımın kalemine sağlık. Sağlıkçılara unuttuklarını hatırlattığı için.

Cumhuriyet bir tek trahomla değil bir çok bulaşıcı hastalıkla mücadeleden yüz akıyla çıkmıştı. Sıtma Savaş Merkezleri, Verem Savaş Dernekleri ve Dispanserleri , kuruluşu İzmir’ de ve kurucusu yine o efsane doktorlardan Behçet Uz, İzmir bataklıklarını kurutan Belediye başkanı . Başarılı bir firengi mücadelesi ki çok yaygındı, Karadeniz’de kancalı kurtla mücadele , doğuda cüzam,Şark Çıbanı v.b . Bunların çoğu neredeyse unutulmuştu. Sıtma kendini 1977 ‘de hatırlattı.

Günümüz koşullarında yerel savaşlar neticesinde yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan ve uygun olmayan hijyen koşullarında hayatta kalmak mücadelesi veren mültecilerin , unutulmuş sanılan bu hastalıkları , beraberlerinde getirebileceklerini öngörerek , devlet eliyle kapsamlı, koruyucu sağlık önlemlerinin yürütülmesinin ne kadar gerekli olduğunu fark etmek için; cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan bu trahom mücadelesini unutmamak bile yeter aslında.

Not: Trahom, Chlamydia trachomatis isimli, hücre içinde yaşamaya mecbur bir mikroorganizmanın sebep olduğu bir hastalıktır. Sonu körlükle biten, göz kapaklarının iç kısmının enfeksiyonudur. Kirli ellerle ve sineklerle yayılır. Daha hafif şekli İnklüzyon konjunktiviti diye bilinir. Antibiyotiklerle tedavi edilir. Unuttuğumuz bu hastalığı , hatırlamak zorunda kalmayız umalım.

*Bu yazı, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi’nin 54.sayısında yer alan, Cumhuriyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Sn.Sevilay Özer’in “Türkiye’de Trahomla Mücadele (1925-1945) isimli çalışmasından , mikrobiyoloji uzmanı Sn. Nazan Sezgin tarafından, kendi yorumları da eklenerek, 10.11.2014 tarihinde yapılan derlemedir .

Her hakkı saklıdır © DÜZEN SAĞLIK GRUBU POLİKLİNİĞİ
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. 2400 Cad. No: 2 Çayyolu-Çankaya/ANKARA Tel: (0312) 240 02 22 Faks: (0312) 240 07 72