Bu hafta Marmara, Ege ve Akdeniz’de koleraya yol açabilecek tehlikeli Vibrio bakterisinin tespit edilmesi üzerine Sağlık Bakanlığı şu ana kadar herhangi bir hastalık vakasının bildirilmediğini açıkladı. Peki nedir kolera ve nasıl korunmak gerekir?
Vibrio bakterileri doğal olarak kıyı sularında yaşayan bakterilerdir. Yaklaşık bir düzine Vibrio türü insanlarda vibriozis adı verilen bir enfeksiyona neden olabilir. Vibrio'yu yuttuktan veya yaraya girdikten sonra insanlarda vibriozis görülebilir. İnsanlarda hastalığa neden olan en yaygın türler:
- Vibrio cholerae, kolera ismi verilen ishale neden olur.
- Vibrio parahaemolyticus, enfekte deniz ürünlerini tükettikten 24 saat sonra ishal ortaya çıkar.
- Vibrio vulnificus, çiğ veya az pişmiş deniz ürünleri veya deniz suyuna maruz kalan açık yara enfeksiyonlarına neden olur. Sindirim sistemini veya kan dolaşımını etkileyebilir. Cilt lezyonları ağrılı, kırmızı, şiş ve hızla ilerleyen bir seyir izleyebilir.
- Vibrio alginolyticus, ishal, kulak ve yara enfeksiyonlarına neden olur.
Bunların içinde en önemlisi ve salgın yapanı kolera hastalığına Vibrio cholerae’dır. Öncelikle kirli su veya çiğ veya az pişmiş kabuklu deniz ürünleri, özellikle istiridye ile bulaşır. Vibrio cholerae'nin epidemiyolojisi, bölgeye ve bakterinin türüne bağlı olarak değişir. Özellikle sanitasyon sorunu olan ve temiz suya erişimin sınırlı olduğu yerlerde endemik bir hastalıktır.
Endemik olduğu bölgelerde, popülasyonda düşük seviyelerde bulunan suşların neden olduğu sporadik kolera vakaları olur. Ancak bazen de ciddi salgınlara neden olur. Kötü sanitasyon ve hijyen koşullarında kolera, özellikle doğal afetler sırasında veya sonrasında, mülteci kamplarında önemli bir halk sağlığı sorunu olabilir. Temiz suya sınırlı erişimin olduğu bölgelerde veya HIV/AIDS gibi bağışıklık sistemi zayıflamış topluluklarda kolera riski daha yüksektir.
- cholerae, insanlarda hastalığa neden olan farklı virülans faktörlerine sahiptir. En önemli virülans faktörü, koleranın karakteristik özelliği olan şiddetli sulu ishalden sorumlu olan kolera toksinidir. Bakteri ayrıca ince bağırsağa tutunmaya ve konak dokularına yayılmaya yardımcı olan başka toksinler de üretir.
Vibrio cholerae ince bağırsakta kolonize olup çoğalır ve kolera toksini üretir. Bu kolera toksini hücreye girerek adenilat siklazı aktive eder ve hücre içi siklik AMP (cAMP) seviyelerini artırır. cAMP'deki bu artış, hücrelerin bağırsak lümenine büyük miktarda klorür ve bikarbonat salgılamasına neden olarak ozmotik dengesizliğe ve bağırsağa büyük miktarda su salgılanmasına yol açar. Şiddetli sulu ishale neden olur. Kolera toksininin neden olduğu aşırı sulu ishal, derhal tedavi edilmezse yaşamı tehdit edebilir, çünkü hızla dehidratasyona (susuzluk), elektrolit dengesizliğine ve şoka yol açabilir.
Koleranın kuluçka süresi genellikle 1-5 gündür. Vibrio cholerae enfeksiyonunun klinik belirtileri asemptomatikten şiddetli ishale kadar değişebilir ve semptomlar hafif ishalden yaşamı tehdit eden dehidratasyona kadar değişebilir. Hastalığın şiddeti, hastanın yaşı ve bağışıklık durumu, alınan bakteri miktarı ve enfekte eden suşun virülans faktörleri gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.
Koleranın yaygın belirtileri:
- Kolera hastalığının en belirgin özelliği ishalin tipidir. Görünümü nedeniyle genellikle "pirinç suyu" dışkısı olarak adlandırılan bol ve sulu bir ishaldir. İshal şiddetli olabilir ve hızlı dehidratasyona ve elektrolit dengesizliklerine yol açabilir.
- cholerae, selülit, apse ve nekrotizan fasiit (et yiyen hastalık) dahil olmak üzere çeşitli yara enfeksiyonlarına neden olabilir. Bu enfeksiyonlar cerrahi müdahale gerektirecek kadar ciddi olabilir.
- İshal ve kusma yoluyla sıvı ve elektrolit kaybı, sodyum ve potasyum gibi vücudun elektrolitlerinde dengesizliğe yol açabilir.
- Ağır vakalarda hipovolemik şoka yol açabilir.
Tanının doğrulanması ve uygun tedavinin yönlendirilmesi için laboratuvar tanısı esastır.
Dışkı Kültürü tanıda kullanılan en yaygın yöntemdir. Kültür için örnekler, hastalık sırasında mümkün olan en erken zamanda toplanmalı ve kültür ve tanımlama için laboratuvara gönderilmelidir.
Lateks aglütinasyon testi gibi serolojik testler, kan veya dışkı örneklerinde V. cholerae'ye karşı spesifik antijenleri veya antikorları tespit edebilir.
Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR), dışkı örneklerinde V. cholerae DNA'sını tespit edebilir. Bu yöntem, koleranın hızlı ve doğru bir şekilde teşhis edilmesini sağlayabilir.
- cholerae’dan korunmak için en olmazsa olmaz şart, iyileştirilmiş sanitasyon ve temiz suya erişimdir.
- İçmek, dişlerinizi fırçalamak, yıkanmak, yemek hazırlamak ve buz veya içecek hazırlamak için ağzı sağlam şişe su kullanın. Şişe su yoksa, uygun şekilde klorlanmış, kaynatılmış veya filtrelenmiş su kullanın.
- Gözenek boyutu 0,3 mikrondan küçük olan bir filtre kullanın ve suyu klor, klor dioksit veya iyot gibi bir dezenfektanla arıtın.
- Klor yoksa, suyu güvenli hale getirmenin etkili bir yolu kaynatmaktır. Suyu 1 dakika boyunca kaynatın. Kaynamış su tekrar kirlenme riski taşır ve temiz, kapalı bir kapta güvenli bir şekilde saklanmalıdır.
- Ellerinizi sık sık sabun ve güvenli suyla yıkayın.
- Sabun ve güvenli suya erişiminiz yoksa, en az %60 alkol içeren alkol bazlı bir el dezenfektanı kullanın.
- Gıdaları sağlıklı ve güvenli tüketin.
- Çiğ meyve ve sebzeleri yıkayın ve soyun, diğer yiyecekleri ise iyice pişirin.
- Deniz ürünlerini, özellikle kabuklu deniz ürünlerini, tamamen ısınana kadar pişirmeye dikkat edin.
- Tuvaletleri ve dışkıyla kirlenmiş yüzeyleri iyice temizleyin. Sabunlu suyla temizleyin, ardından 1 ölçek çamaşır suyu ve 9 ölçek su karışımıyla dezenfekte edin.
- Mutfak gereçlerini ve yemek hazırladığınız alanları sabun ve güvenli suyla temizleyip dezenfekte edin.
Salgın kontrolü için ise
- Erken tanı ve bildirim, kolera vakalarının hızla belirlenmesi ve bildirilmesi salgınların kontrol altına alınması açısından önemlidir.
- Vaka yönetimi, kolera hastalarına derhal rehidratasyon (sıvı) tedavisi uygulanmalı ve endike ise uygun antibiyotikler verilmelidir.
- Temas takibi, kolera vakalarının temaslılarının belirlenmesi ve izlenmesi hastalığın yayılmasını önlemeye yardımcı olabilir.
- Hijyen ve sanitasyon, salgınlar sırasında, etkilenen topluluklarda hijyen ve sanitasyon uygulamalarının iyileştirilmesi, daha fazla bulaşmanın önlenmesi açısından hayati önem taşır.
Uzm. Dr. Tutku Taşkınoğlu